bigoo.ws

 
KUDRET DEMİR İLKÖĞRETİM OKULU RESİM VE FOTOĞRAFÇILIK KULÜBÜ
RESİM VE FOTOĞRAFÇILIK KULÜBÜ SAYFALARI  
  Ana Sayfa
  Kudret Demir İlköğretim Okulu
  Atatürk Köşesi
  Etkinliklerimiz
  BİR SANATÇIYI TANIYALIM
  Sanal Müze Ve Sergiler
  Resim Yarışmaları
  Resim kulübü plan,evrak ve dökümanları
  Başarılarımız
  Kısa Öyküler
  İletişim
  Resim Teknikleri
  Sanat Sözlüğü
  Uydudan Bakış
  Pratik Resim Bilgileri
  Pratik Bilgiler
  Web Resim Galerisi
  Fıkralar
  Oyun
  Belirli Günler ve Haftalar
  Türkü Öyküleri
  Bil Bakalım
  Göz Yanılmaları
  RESSAMLARIMIZI KISACA TANIYALIM
  FOTOĞRAF SANATI


[Sitene Ekle]

FOTOĞRAF SANATI
Fotoğrafın Kısa Geçmişi



Fotograf makinesinin öncüsü sayılabilecek karanlık kutu (Camera Obscura) Rönesans devri sanatçıları tarafından bulundu. Bunun temeli ise Sümerler’den beri bilinen şu ana ilkeye dayanıyordu : Karartılmış bir odanın duvarında küçük bir delik açılırsa, dışarıdaki görüntü karşı duvara ters olarak düşer. Onyedinci yüzyılda ressamlar bu buluştan yoğun olarak yararlanmaya başladılar. Camera Obscura geliştirildi ve görüntünün arkadaki buzlu cam üzerine düşürülmesi sağlandı. Amaç, gözle görüleni doğru olarak kağıda aktarmaktı.

Sonraları deliğe mercek takılarak, bir ayna yardımıyla da görüntü, yukarıya alınan buzlu cama yansıtıldı. Ondokuzuncu yüzyıla ulaşıldığında Camera Obscura gelişmiş ve yaygın olarak kullanılan bir araçtı.



19. yüzyılın hemen başlarında Thomas Wedgewood, beyaz bir deriyi gümüş nitrat eriyiğine batırarak üzerinde siyah mürekkep olan bir camın altına yerleştirdi. Işık gümüşü karartarak, negatif bir görüntü oluşturdu. Ancak Wedgewood reaksiyonu durduracak, gümüşün kararmasını önleyecek bir yol bulamamıştı.



Alman bilim adamı Johann Heinrich Schulze, günümüzdeki karanlık oda tekniklerine yakın bir teknikle, duyarlı tabaka üzerine koyduğu yarı saydam maddelerin izlerini elde ederse de, o da bunların kararmasına engel olamamıştır.



Optik ve mekanik yollarla elde edilen görüntülerin kimyasal yöntemlerle saptanması, ilk olarak Fransız Joseph Nicephore Niepce tarafından 1826 (kimi kaynaklar bu tarihi 1827 olarak yazar) yılında gerçekleştirilmiştir. Niépce, üzeri katran türevi bir madde ile kaplanmış pirinç levha üzerinde litografi malzemelerini kullandı. Sekiz saatten fazla bir süre pozladıktan sonra sertleşmemiş bölgeleri lavanta yağı içerisinde yıka***** çıkardı. Elde edilen kalıptan yapılan litografi baskısı sonucu çıkan ilk görüntü ise tarihe geçti. Sonuçta Niepce bir görüntü elde etti. Tonlar çok kötü değildi ama iyi bir ayrıntı alınamamıştı. Fotograf tarihinin bu ilk örneği bir çok el değiştirmiştir Niépce tarafından 1827’de Londra’daki Royal Society’nin üyesi Dr. Bauer’e edilen eser yüzyıl içinde iki kez açık artırmayla satılır. 1898’de Londra’da sergilendikten sonra, elli yılı aşkın bir süre ortadan kaybolur. Görüntü bu dönemde Londra’da emanete verilmiş bir sandıkta unutulmuştur. Ancak fotograf tarihçisi ve koleksiyoncusu Helmut Gernsheim’ın araştırmaları sayesinde, sonunda unutulduğu yerden çıkarılır. Gernsheim , eseri 1964’te Texas Üniversitesi’ne bağışlar.



Niépce’in bu araştırmalardan o tarihe doğru haberdar olan Daguerre, dioramalarını geliştirirken yararlandığı karanlık odada elde edilen görüntüleri sabitlemeyi yıllardır düşlemektedir. İki adamın 1827’de tescillenen ortaklığı Niépce’in 1833’de ölmesiyle son bulur. Bunun üzerine Daguerre çalışmalarını tek başına sürdürür ve Eugene Hubert adında genç bir mimar 1836’dan itibaren onun asistanlığını üstlenir. Daguerre, Niépce’in aksine görüntüyü çoğaltmaktan çok netleştirme alanına yönelir. 1837’de yöntemi son biçimini almıştır: Yuda bitümüyle duyarlı kılınmış bir bakır plaka kullanmakta, karanlık odada üzerine ışık düşürülen bu plakadaki gizli görüntüyü daha sonra civa buharıyla açığa çıkarmakta ve ayrıntılarda çok büyük bir inceliğe ve kesinliğe sahip bir görüntü elde etmektedir. Ürünü piyasaya sürme konusundaki ilk girişiminde başarısızlığa uğrayan Daguerre, resmi çevrelerden destek almaya çalışır: 1838’de temas geçtiği François Arago, bu yöntem karşısında coşkuya kapılır.



Arago’nun 1839’un hemen başında duyurduğu haber, tarihi inanılmaz biçimde hızlandırır. Görüntülerin üretiminde kullanılan yöntem hakkında hiçbir bilgi sızdırılmaması her türlü spekülasyona kapı açar. Bazıları sihirden söz ederken, karanlıktaki köşelerinde çıkan kimileri de kendilerini tanıtıp fotograf çekme yöntemini Daguerre’den daha önce bulduklarını iddia ederler; bu durum Daguerre’in icadının çağın havasına ne denli uygun olduğunu ve onu nasıl yansıttığını göstermektedir.



İtirazların en kayda değeri İngiltere’den gelir; William Henry Fox Talbot, 31 Ocak tarihinde Londra’daki Royal Society huzurunda kendi geliştirdiği kağıt üzerine fotograf yöntemini tanıtır. Daguerre ile aynı tarihlerde çalışmalarını sürdüren İngiliz William Henry Fox Talbot, görüntü elde etmede negatif - pozitif yöntemini ortaya çıkararak, aynı görüntünün birden çok baskısının yapılmasını sağlamıştır. İcat ettiği sisteme Latince Calos(Güzel) dan gelen Calotype adını veren Talbot’un yönteminde ise kağıda gümüş nitrat eriyiği emdiriliyor, sonra kamera içine yerleştirilip bir dakika kadar pozlandırıldıktan sonra, tekrar aynı eriyik içinde görüntü güçlendiriliyor ve hiposülfat içinde sabitleştiriliyordu. Talbot’un elde ettiği görüntü ters ve negatifti. Aynı yöntemle duyarlılaştırılan başka bir kağıda günışığı yardımıyla görüntü aktarılıyordu. Bu şekilde sayısız pozitif görüntü elde edilebiliyordu. Talbot'un sistemi Daguerre'inkine göre daha az yaygınlaşabildi. Çünkü kağıt negatifin yapısı, ayrıntıyı yok ediyordu. Elde etmeyi başardığı görüntülerle fotograf tarihinin ilk sergisini açan Talbot, 1842 yılında da ticari amaçla çalışan ilk fotograf stüdyosunu kurmuştur.



Ve Daguerre, nihayet 19 Ağustos 1839'da buluşunu tüm dünyaya "Daguerreotype" adıyla duyurdu. Gümüş iyodür kaplı bakır levhayı karanlık kutu içinde objeden yansıyan ışıkla pozlandırıp, civa buharıyla geliştiriyor ve reaksiyonu durdurmak için ise, tuzlu eriyik içinde yıkıyordu. Bunun sonucunda oluşan görüntü tek kopya olarak elde edilmekteydi. Eğer fotografçı özel aynalı bir kamera kullanmıyorsa, fotograf sağ-sol yönünde ters bir şekilde oluşuyordu.

Daguerre, Niépce ile bir ortaklık anlaşması imzaladıktan sonra Chalon'a gelir. Artık Niépce'in heliografi adını verdiği buluş, ikisinin ortak malıdır. Bu ortaklığa Daguerre olanak ve ününü koyarken, Niépce buluşunu koymaktadır. Yine de Daguerre, Niépce'yi pek yavaş anlayıp desteklemektedir. Halk daha çok Daguerre'in adını anmakta ve buluşu ona maletmektedir.

1822'de fotograf elde edilmişti ve Niépce 1833'de öldü. Niépce'in ölümü üzerine oğlu, kontratın hukuki ortağı olur. Fakat Daguerre, Isidore'un mali yöndeki zaafından istifade ederek meseleyi halleder. Ayrıca birçok bilgin, bu endüstri çağının yeni doğan çocuğuna ilgi duyarlar. Ocak 1839'da Daguerre tekniğini geliştirmiştir. İlk levhalarını Arago'ya gösterir. Yazar Jules Janin, “L'Artiste” dergisinde milletlerarası tartışmalara yol açan garip açıklamalar yapar. Fakat halk henüz shiçbir “görüntüyle” karşılaşmamıştır. Aynı dönemde İngiltere'de Fox Talbot, Niépce' in heliografilerini görmüştür ve kağıt üzerinde çalışmalarına devam etmektedir. Her ne kadar Daguerre ve Talbot gizlilik içinde çalışıp, bröve peşindelerse de, başka bilim adamları Fransız Faraday ve İngiliz Herschal fikirlerini açıklamaktadırlar. Herschal sodyum hiposülfidi tavsiye edip fotografçılara bu fiksatörü hediye eder. Bu sıralarda Fransız Hyppolite Bayard kağıt üzerinde çalışmaktadır.



19 Ağustos 1839'da, Paris'de Louis Daguerre'in fotografik yöntemini açıklaması herşeyin başlangıcı oldu. Kısa bir süre sonra kentteki bütün mağazalar fotograf çekim malzemelerini ısmarlayan müşterilerle dolup taştı. Evet, bu sadece bir başlangıçtı. Fotografçılığın popülaritesi o kadar arttı ki, 1847'de, yani on yıldan daha kısa bir süre içinde, sadece Paris'te 2000 kamera ve yarım milyondan daha fazla fotograf klişesi satıldı. 1853'de 10.000 Amerikalı daguerreotypist üç milyon fotograf üretti. Londra'lı fotografçılar, fotograf çekmek için mekanlar ve onları geliştirmek için karanlık odalar kiraladılar. Londra Üniversitesi 1856'da müfredatına fotografçılığı da ekledi. Böylece yeni bir uğraş ve yeni bir sanat doğmuş oldu.



Fotograf teknik olarak, pek çok nesnenin sınırsız şekilde görüntülenmesi, anların yakalanmasıydı. Bütün meslek alanlarına açıktı. Herkesin oynayabileceği bir oyundu. Amatör olarak başlayan bir çok fotografçı hızla profesyonel oldu. Fotografçılık bilimsel buluşlarla ve teknolojik gelişmelerle yanyana giden bir sanattı.



Fotograf, bir ressamın yapabildiğini daha hızlı, daha ucuz ve daha gerçekçi olarak yapabilen ilginç bir teknikti.



Ressamların bir çoğu yeni sanatı hemen benimsedi, bazıları resimlerinin ön çalışmalarında kullandı. Bazıları da bu işten resimden elde ettiğinden daha çok para kazandı. Ve bir çoğu da bu yöntemin varlığından ürktü. Fotografçıların gelişiminden en çok ürkenlerden biri de Maxime Du Camp'dı. Maxime Du Camp, gümüş nitrat ve hiposülfit için parlak kırmızılarını, canlı renklerini terkeden ve karanlık odaya girmek için paletlerini atanlara “Acemi ressamlar” diyerek onları küçümsedi. Fakat sonuçta Du Camp' ın kendisi de paletini atarak karanlık odaya girdi. Artık bu tür değişimler kaçınılmazdı. Sadece yeni sanatın sağladığı sınırsız çeşitlilikler değil , aynı zamanda fotografçılıktan elde edilen gelir de bu durumun belirleyicisi oldu. Portre, fotografçılığın bir çok branşından en çok kazançlı olan idi. 1849'da yaklaşık 100.000 Paris'li fotograflarını çektirdi. Bu yoğun ilgi eleştirmen Charles Baudelaire'e şu sözleri söyletiyordu: “ Bizim sefil toplumumuz bir parça metal üzerindeki önemsiz görüntüsüne bakmakta acele ederek Nearcissus gibi davrandı..”



Bütün popülaritesine rağmen daguerreotype on yıl içinde seyrek olarak kullanılmaya başlandı. Daguerre'nin yeni buluşunu açıklamasından sadece 3 hafta sonra İngiltere'de William Henry Fox Talbot bakır klişeler yerine görüntünün kalıcı olduğu kağıtlar bulduğunu açıkladı. Talbot, birçok deneyden sonra, calotype diye bilinen yöntemi geliştirdi. Bu yöntem, daha önce de belirttiğimiz gibi modern fotografçılığın temeli olan negatif pozitif işlemini oluşturdu. Calotype'in görüntüsü, daguerreotype kadar net değildi. Empresyonist resmin erken dönem karşılığı idi, fakat yarattığı yumuşak görüntü bir çekiciliğe sahipti. En önemli avantajı bir negatiften, istenilen sayıda baskı yapılabilmesiydi.



Her bir daguerreotype sadece bir taneydi ve yeniden üretilemezdi. Fakat calotype'da, negatifleri cam klişelerde yapmak için metodlar üretildiğinde geçerliliğini yitirdi. Cam negatiflerle daha hızlı baskılar ve belki de en önemlisi daha kısa ışıklama süresi elde ediliyordu.

1851'de diğer bir İngiliz, Frederick Scott Archer, cam üstünde yayılabilen ışığa duyarlı kimyasal maddelerle kaplı yapışkan bir sıvı olan Collodion'u buldu. Collodion klişeleri, kısa sürede rutubetle karşılaşmalı ve hemen geliştirilmeli idi, çünkü kuruduğunda, ışığa duyarlı olan kaplama bozulurdu. Bu nedenle “Islak Klişe Yöntemi” diye adlandırıldı.



Bu buluşlar her yıl birbirini izledi. Fotografçılık hala deneysel bir uğraştı ve bu işi üstlenen herkes tek başına bu işi öğrenebilirdi. O dönemde fotografçı, solüsyonlarını kendi yapmak zorundaydı. Aynı zamanda tozları ezip karıştırmak, objektifleri için merceklerini bulmak ve yerleştirmek zorundaydı. Kendi bakır, kağıt veya cam baskısını kendisi yapabilmeliydi. Çünkü fotograf araçları henüz bir bütün olarak bir arada bulunmuyordu. Bu şaşırtacak kadar çok sayıdaki insan, zanaatkar oldukları kadar gerçek birer sanatçıydılar. Fotografçılığın estetik olanaklarını ve teknik potansiyelini de keşfettiler.



Fotografın ilk 20 yılında bugün fotografçıların repertuarında olan her türden fotograflar çekildi; manzaralar, natürmortlar, belgesel fotograflar ve portreler.. Sonuçlar, şaşırtıcı şekilde başarılıydı. Manzaralar, genellikle Gustave Le Gray tarafından görüntülendi ve Bisson kardeşler daha sonra yapılacak olan çalışmalar kadar dramatik ve çarpıcı fotograflar çektiler. Bütün bu insanlar, kötü araçlar ve binbir güçlükle ulaşılan yeni yöntemlerin zorlamasına rağmen zamanlarının en yüksek standartlarına eriştiler.



1860'lara girerken fotografçılar makinalarıyla neleri yapabileceklerini artık öğrenmişlerdi. Ve artık “ne yapılması gerektiği” sorusuna yanıt aramaya başlamışlardı.



Gelecek 20 yılda, fotografçılar bakış açılarını genişlettiler, fotografçılığın gerçek değerlerini ve sınırlarını tartıştılar. Gerçekten fotografçılığın dünyadaki rolü sorusunun doğrudan, açık ve basit bir cevabı yoktu. Sorunun cevabı, eline kamerasını alan her yetenekli insana göre değişiyordu. Fakat bu dönemin uygulayıcıları dört kategoride çok başarılıydılar. Mimarlık, kent manzarası, olaylara tanıklık, portre ve resmi araştıran fotograflar üretme sanat veya zanaatı.



Islak Klişe yöntemiyle mümkün olan daha kısa ışıklama süresinin yardımıyla fotografçılar, hareketli konuların fotograflanmasında daha fazla zorlanmayacaklardı.



Daha fazla esneklik İngiliz fizikçi Richard Leach Maddox'ın 1871'de cam yerine jelatini kullanmasıyla kazanıldı. Bundan sonra klişeler hem duyarlı hem de kuru olacaklardı.



Birçok fotografçı en iyi çalışmalarını Avrupa 'da yapıları ve heykelleri fotografla ortaya koydular. Bu kent çalışmalarıyla bugün en fazla “şehir planlaması” öğrencilerinin ilgilenebileceğini söylemek doğru olmasına rağmen bu çalışmaların, varlık ve yayılma dönemindeki Avrupa'nın yüksek yaşam tarzını ve tarihsel doğruluğunu kaydettikleri de bir gerçektir.



Amerika'da 1861'de başlayan iç savaş, maceracı fotografçıları, iyi para getiren fotograf stüdyolarından çıkarıp, savaş alanlarına gitmelerine neden olmuştur. Bunların bir çoğu da portreci Mathew B. Brady'nin önderliğinde toplanmıştır. Görüntülü karanlık oda vagonlarında gezinirken, bu fotografçılar dünyaya savaşın sert mücadelesini yakından izleme imkanını verdiler. Gerçek çatışmaları görüntülemeleri imkansızdı. Çünkü ıslak klişeler bile olayları durduracak yeterli hıza sahip değildi. Fakat bu fotografçılar mücadeleyi anlamlı ve dokunaklı ifadelerle gösterdiler. Terkedilmiş savaş alanlarını, kasabaları, ölüleri ve yaralıları, askeri suçluların infazlarını, her iki tarafın geçici ateşkes süresince birbirlerini izleyen askerlerini görüntülediler. Savaşın zalim paradoksları (kahramanlık ve vahşet) fotograflarda doğrulukla ve tutkuyla gösterildi. Foto muhabirliği, İngilizcenin kelime dağarcığında henüz yer almıyordu, ama 1860'larda artık tamamıyla gelişmiş bir meslekti.



Birkaç duyarlı fotografçının ellerinde “portre”, fotografçılığın en etkili ve güncel şekli olduğunu yeniden doğruladı. Portre için oturmak birkaç yıl içinde daha kolay bir hale geldi. Artık fotografçı, modeli hareketsiz kılmak için kafasına bir destek yaslamak zorunda değildi.



Amerika ve Avrupa'da Brady, Nadar ve Etienne Carjat objektiflerini zamanın en iyi tanınan insanlarına çevirdiler. İngiltere'de Julia Margaret Cameron fotografçılık tarihinin en sıradışı figürü, Viktorya döneminin kapris ve romans tadı veren allegorik manzara ve portrelerini üretti. Bu fotograflar, tarzından dolayı yağlı boya portrelere benzetildi. Fakat sadece fotograftılar, resim değil.. Fotografçılık ve resim arasındaki ilişki karışık bir yapıdaydı. Her iki taraf da, karşı tarafın dost mu, düşman mı olduğundan emin değildi. Ressamlar, çalışmalarına katkıda bulunması için hızla fotografçılığa yöneldiler. Bir model, bir seri fotograf için kısa bir süre poz veriyordu. Böylece tekrarlanan yorucu ve belki de pahalı çalışmalar önlenmiş oluyordu. Fransız ressam Edgar Degas kamerayla özel açılar ve perspektifler elde edebileceğini buldu ve yeni buluşunu resimlerinde uyguladı. Fakat birçok ressamın kafasında fotografçılık, bazı durumlarda fotografçıların da onayladıkları gibi, en iyi anlatımla yüksek bir çağrışıma yardımcı olan mekanik bir yöntem ve üvey evlat gibiydi. Britanya'da bir grup, resim sanatını körü körüne kameralarını kullanarak taklit ettiler. Sonradan adlandırılacakları gibi (pictorialistler) resimciler kendi dünyalarını stüdyolarda yarattılar. İdeal oluşumları resim gibi görünen, iyi bir sahnede yaratılan fotograflardı. Halk masalları gibi allegoriler popüler motifleriydi. Bazen 30 kadar farklı negatif tek bir baskı için biraraya getiriliyordu. Bitirilmiş çalışmalar ise, tıpkı resim gibi yaldızlı çerçeveler içinde galerilerde sergileniyordu. Bu tip fotograflar, amaçlarının ne olduğu sorgulanmaksızın, hala güçlü bir çekiciliğe sahiptir. Bunları üreten sanatçılar detayla ilgilenirler ve estetiğin kurallarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Ve bu çalışmalarının fotografçılığı yücelttiğine insanları ikna etmeye çalışmışlardır. Fotograflarını, onun yapay doğasını yalanlayan bir büyüyle yüklediler. Bu yöntem yaklaşık 20 yıl süresince başarılı olmuş, diğer yöntemler gibi, gelecek kuşak sanatçılar için temel çalışmalarında örnek temsil etmiştir.



1880’lerde bir gurup fotografçı gerçekliğin araştırılmasını gündeme getirdi. Üçü İngiliz olan bu fotografçılar, fotografı resim gibi göstererek sanat çalışmalarına sokmaya çalışmış öncellerine tepki gösteriyorlardı. Yeni gerçekçiler, dünyayı olduğu gibi gösteren fotograflar yaratarak bütünü ile eski resimsel yaklaşımı kötülediler. Bunu tam anlamıyla başaramadılar. Her iki yaklaşımın da diğerine göre göreli yararları hakkında yapılan tartışmalar yıllarca gündemde kaldı. Stüdyolarda özenle yaratılmış olan görkemli, şık çalışmalarla engellenmiş olan realizm gibi güçlü bir akımı yeniden kurdular. Aynı dönemde Amerika'da vahşi batının karmaşık ve heyecan verici devrini açıkça ifade eden çalışmaların arayışına giren üç fotografçı, (H.Jackson, C.E. Watkins ve A.C.Vroman) farklı bir gerçekliğe ulaşma yönünde çalışıyorlardı.



Batıya giden bu fotografçılar, sınır bölgelerine giderek ulusça sabitleşmiş bir düşünceye yanıt veriyorlardı. Genç insanlar bu yeni ülkeye altın, arazi ve macera aramak için, gidiyorlardı. Batı özellikle ilk dönemlerde gerçekten tam bir efsane ülkesiydi. Kırsal alanların, insanların, boş kasabaların fotografları hala çok az bulunuyordu. Dedikodular ve söylentiler bu bölge hakkındaki tek bilgi kaynaklarıydı. Fotografçılar bu durumu değiştirdiler. Efsane asla ölmeyecekti. Fakat Henry Jackson, Carleton Eugene Watkins ve Adam Clark Vroman bunu gerçeğe dönüştürmeye çalıştılar. Bu çabalarında fotografçılar birçok engellerle karşılaştılar. Bu yeni ülke, insanın aklını başından alacak derecede güzeldi. Fakat atlı arabalarla bile gezmek zordu. Kızılderililer büyüleyiciydiler fakat dostça davrandıkları söylenemezdi. Kameralar ağır ve hantaldı. O z
aman baskı yöntemleri kullanışlı değildi, bu nedenle geniş hacimli fotograf klişeleri manzaranın ihtişamını yakalamanın tek yoluydu. Islak Klişe ile yapılan fotografçılık için yeterli alet takımı hemen hemen yarım tona yaklaşan bir ağırlığa sahipti. Fakat bu engellerin üstesinden gelindi. Bu sonuca ulaşılmasında fotografçıların birbirleriyle rekabet etmelerinin rolü büyüktü.
 
Bugün 13 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!
zaman sanatla aksın  
   
SON DAKİKA HABERLERİ  
   
HAVA DURUMU  
   
DUYURULAR  
 

-----KODBUL-----

(***İLÇEMİZDE DÜZENLENEN NEVRUZ KONULU RESİM YARIŞMASINDA 5/A SINIFINDAN DİLAN GÜMÜŞ BİRİNCİLİK KAZANARAK BİZLERİ SEVİNDİRDİ. ***İLÇEMİZDE DÜZENLENEN MİMARLAR ODASININ DÜZENLEDİĞİ RESİM YARIŞMASINDA 5/C SINIFINDAN MERVE YOLTAŞ İKİNCİLİK VE ***ÖZEL CAN HASTANESİNİN DÜZENLEDİĞİ SAĞLIKLI YARINLAR KONULU RESİM YARIŞMASINDA BİRİNCİLİK KAZANARAK DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR KAZANDI , TEBRİKLER MERVE YOLTAŞ... ***OKULUMUZ 5/A SINIFI ÖĞRENCİLERİNDEN İLAYDA ERTAŞ DOĞTAŞ FİRMASININ TÜRKİYE GENELİNDE DÜZENLEDİĞİ RESİM YARIŞMASINDA İLK 5'e ,BERİL TİRE İSE İLK 20'ye GİREREK ÖDÜLLER KAZANDILAR. ***ÖĞRETMENLER GÜNÜ KONULU İLÇEMİZDEKİ RESİM YARIŞMASINDA OKULUMUZ 5-A SINIFI ÖĞRENCİSİ ECEMSU TURGUT İLÇE İKİNCİSİ OLDU. ***OKULUMUZ 6-B SINIFI ÖĞRENCİSİ ŞEYMA NUR ERTÜRK POLONYADAKİ A CHILD AND A DOG" XI INTERNATIONAL ART CONTEST FOR CHILDREN AND YOUTH (KÖPEĞİM VE BEN )YARIŞMASINDA ESERİ SERGİLENMEYE DEĞER SEÇİLİP TEŞEKKÜR BELGESİ KAZANDI...TEBRİKLER ... ............ŞİMDİ SIRA SİZDE..........
-----KODBUL-----

 
AYŞE ZABUN Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol